giriiş
Biyolojik vücut sıvıları, hücreden hücreye iletişimde tehlikeli sonuç bir rol oynayan nano boyutlu membrana bağlı hücre dışı kesecikler (EV’ler; Ø 50–1000 nm) açısından zenginleştirilmiştir vesilesiyle bir parakrin mekanizması.[1] EV’ler kan, idrar, tükürük ve süt şeklinde bir çok vücut sıvısında bolca oranda bulunur.[2], [3], [4] EV’lerin ayrışık olduğu, fizyolojik özellikleri (boyut, yoğunluk, bileşim), hücresel köken, moleküler bileşimler ve/yada işlev bakımından farklılık gösterdiği bilinmektedir.[5] Geleneksel olarak EV’leri eksozomlar ve ektozomlar, mikropartiküller ve apoptotik cisimler şeklinde membran kaynaklı parçacıklar olarak sınıflandırmak yaygındır.[6] Öteki membran kökenli EV’lerin aksine, eksozomlar (Ø 50-150 nm), mRNA/miRNA’lar, protein ve anti-mikrobiyal peptitler (AMP’ler) şeklinde değişik bir kargo repertuarını seçici olarak paketleyen endositik kökenlidir.[7], [8], [9] Bu şekilde iyi koordine edilmiş bir sınıflandırma mekanizmasının varlığı, eksozomların parakrin etkilerinin etken bir süreç olduğu ve öteki saçılan membran keseciklerinden değişik olduğu fikrine yol açtı.[10], [11] Eksozomların doku içindeki hücreler arası iletişimin aracısı olarak görevi ortam muhteşem ilgi görüyor.[12], [13], [14]
Eksozomların moleküler bileşimi, kaynak hücrenin (pato)fizyolojik durumunu yansıtır.[15] Bundan dolayı eksozomların, teşhis ve prognostik ipuçları elde eden kuvvetli belirteçler olarak hizmet etmiş olduğu bilinmektedir.[16] İyi karakterize edilmiş eksozomlar üstünde karmaşık emek harcamalar ortaya çıkmaya başladıkça [7]Eksozomlar ve veri yorumlamaya ilişkin daha önceki literatürün çoğunun bulanık ve kimi zaman yanıltıcı bulunduğunu kabul etmek önemlidir.[17] Spesifik olarak, hücreye özgü eksozomlarla ilgili emek harcamalar yetersiz olup, ayrışık bir EV havuzundan elde edilmiş verilerin yorumlanmasına niçin olmaktadır.[18] sıkıntılı.[17], [19], [20]. Standartların ve metodolojik ayrıntıların tamamlanmamış raporlanması şeklinde öteki faktörler de bu zorluğa katkıda bulunmaktadır.[17], [21] İnsan yara sıvısı, iyileşme sonuçlarıyla nedensel olarak bağlantılı olan EV’lerin muhteşem bir rezervuarı olarak hizmet eder.[22] Önceki çalışmalarımız, kronik yara hastalarının iyileşmesinin yara sıvısından izole edilen EV’lerin, iyileşmeyen diyabet hastalarına kıyasla makrofajların (mϕ) iyileşme yanlısı bir fenotipe transdiferansiyasyonunda daha etkili bulunduğunu göstermiştir.[22] Keratinositlerin kutanöz yara iyileşmesinde ve inflamasyonda mühim bir rol oynadığı yaygın olarak kabul edilmektedir.[23] Ortaya çıkan kanıtlar, eksozomları yara mikro ortamının mühim bir fonksiyonel bileşeni olarak konumlandırıyor.[24], [25], [26], [27], [28], [29] Yara iltihabının çözümü, yara bölgesindeki keratinositler ve mϕ arasındaki başarıya ulaşmış çapraz etkileşime dayanır. vesilesiyle eksozomal gen transferi.[30] Daha önceki çalışmalarımıza dayanarak, burada diyabetik koşullar altında yerleşik keratinositler ile kanla taşınan yara mϕ arasındaki çapraz iletişimin bozulmuş olduğu ve yara bölgesinde kalıcı inflamasyona niçin olduğu hipotezini kontrol ediyoruz. Bununla beraber, hücreye özgü eksozomların izolasyonunun genetik bir yaklaşım kullanılarak mümkün olduğu fare çalışmalarından değişik olarak,[30] Yüksek saflıkta keratinosit kaynaklı eksozomların insan yarasından izolasyonu daha zor olsa gerek. Ek olarak, benzer büyüklükteki değişik nanopartiküllerin uygun olmayan ayırma teknikleriyle ilgili endişeler, insan deneklerdeki spesifik mekanizmaları tanımlama kabiliyetini sınırlamaktadır.[21], [31], [32] Bu çalışmada, diyabetik yara kronikliği hakkında tehlikeli sonuç bir düşünce verebilecek, insan kronik yara sıvılarından keratinosit kökenli eksozomları izole etmeye yönelik bir teknik rapor ediyoruz.
Source: www.sciencedirect.com